SORGULAYAN MÜSLÜMAN MI? ARAŞTIRAN MÜSLÜMAN MI?

Kur’an sorgulanan taraf değil, bilakis sorgulayan taraftır.Kur’an, hadisleri, mezheb ictihatlarını, hurafe fikirleri sorgulayan taraftır.Din günündeki büyük sorguda da, sorgulayan yine Kur’an’dır.Çünkü sorular Kur’an’dan sorulacaktır.

Kur’an’ı sorgulamak Kur’ani bir tanımlama değildir, Kur’an kendini sorgulatmaya izin vermez.Kur’an sorgulamanın adresleri olarak, Kur’an dışı sahaları işaret eder.

Kur’an’ı sorgulamak ters bir ifadedir, vahiyle aynı cümlede kullanılamaz.Kur’an düşünmek,araştırmak, kafa yormakla anlaşılır,Düşünüp öğüt almak, aklını kullanmak, derin derin düşünüp araştırmak Kur’ani ifadelerdir.Kur’anı sorgulamak, haddi aşarak araştırma yöntemidir.

Din sorgulanmalı mı? Düşünüp araştırılmalı mı? Dinin tek temsilcisi Kur’an olduğundan, dinin tek sahibi ”Alemlerin Rabbi” mevzu bahis olduğundan, birkaç anlam çıkabilecek terimlerin kullanılmamasına titizlikle dikkat edilmelidir.” Düşünmek ve araştırmak” gibi son derece estetik, şık ve zarif bir tanımlama dururken, Rabbimizin Kur’an’da sıkça zikrettiği, düşünmekle ilgili ayetler önümüzde dururken, örnek ayetler;

15. Hicr / Ayet 75: Gerçekten bunda, düşünen keskin anlayışlılar için ibretler vardır.

3. Ali imran / Ayet 7: …Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez.

3. Ali imran / Ayet 65: …Siz hiç düşünmüyor musunuz?

3. Ali imran / Ayet 103: …Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün…

3. Ali imran / Ayet 118: …Düşünürseniz, biz size ayetleri açıkladık.

4. Nisa / Ayet 82: Onlar hala Kuran’ı gereği gibi düşünüp anlamaya çalışmazlar mı?

6. Enam / Ayet 50: De ki: ‘‘Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?’’

6. Enam / Ayet 80: …Hiç düşünmez misiniz?

6. Enam / Ayet 151: …Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.

6. Enam / Ayet 152: …Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir.

7. Araf / Ayet 26: …İşte bunlar, Allah’ın ayetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.

7. Araf / Ayet 57: …Gerekir ki düşünür, ibret alırsınız.

Benzer ayetler daha çok var Kur’an’da. Ancak sorgulamanın karşılığı olan bir tanımlama, bir tane bile yok! ”Sorgulamak” zaten düşünmek anlamına geliyor diyemeyiz.

Rabbimizin bu tür örnek tavsiyeleri, emirleri dururken, Allah’ın ayetleri neden araştırılmasın da sorgulansın? Müslümanların Kur’an’dan uzaklaşmak suretiyle, kendi elleriyle yaptıkları ekleme çıkarmalarla, bidat / hurafelerle son derece bulanık bir halen gelen dinimiz, neden ”düşünüp araştırıp” analiz etmek suretiyle berrak bir hale gelmesin?

Kur’an sorgulanır mı? Asla hayır, böyle bir şeyi düşünmek bile çok tehlikeli bir oyundur. Öncelikle Kur’an’ı şüpheli bir kitap gibi görme düşünceleri, beyinlerden kesin olarak tamamen atılmalıdır.Kur’an, onbeş asırdır kendini kanıtlamış, ilahi bir kelam olma konusunda hiçbir ispata muhtaç değildir.

Onbeş asır önce inen ayetlerin hem matematiksel sıralaması, hem de son yüzyıl da ortaya çıkan bilimsel mucizeleri, kanıt olmaktan daha da öteye gitmiştir.

Kur’an’a öncelikle kesin olarak inanıp, Fatiha suresi üst düzey bir tefekkürle okunmalıdır.Fatiha suresi, Kur’an’ın kısa bir tefsiridir.”Fatiha; ortasından itibaren duayla başlayıp Allah’tan dosdoğru yol üzere olmayı dilemekle ilgili ayetlerle biter”.Dua çok önemlidir,Kur’an’ı anlamanın en önemli şartı, Allah’tan yardım talebinde bulunmaktır.Rabbinden hidayet dilemek suretiyle samimice dua edip yardım dilemek

De ki: “Eğer dualarınız olmasaydı Rabbim sizi ne yapardı? Fakat siz yalanladınız; bu yalanlamanız, yakanızı bırakmayacaktır.”(Furkan:77)

Kur’an’da, cevapsız bir soru gibi duran bazı ayetlerin cevabı, başka bir ayette mutlaka mevcuttur.Ayetlerin ayetleri tefsir etmesi,bu olağanüstü örgüleme yöntemi, Kur’an’ın sürükleyici özelliğinden kaynaklanıp, farklı konuları da görmeyi sağlayan, fevkalade bir kolaylıktır.

Kur’an meallerini kıyas/karşılaştırma yapmadan önce, Kur’an’ı dosdoğru anlayabilmek için daha önceden tespit edilmiş, kolay ve pratik yöntemleri öğrenip ( Videoları mevcut), bu doğrultuda daha iyi anlayarak okumayı, zamanla daha da gelişecek olan üst düzey düşünebilme yeteneği de ayetlerin mucizevi yönlerinin bir kanıtı olarak ortaya çıkacaktır. Bu, ”Kur’an’a şüpheyle bakmayanlara Allah’ın bir lütfudur”.Kur’an’ın öğretmeni her yerde hazır ve nazır olan Alemlerin Rabbidir.

Kur’an’a şüpheyle yaklaşıp, Kur’an’ı ilk okumada anlaşılması gerektiğini düşünmek, kişinin kafasına yatmadığını düşündüğü ayetler, beynin bir aldatmacası ya da şeytani vesveselerdir.Kur’an’ı anlayarak okuma gayreti, birebir yaratıcıyla konuşmaktır, sanki vahiy kendine iniyormuş gibi düşünüp, son derece edepli, korku ve sevgi karışımı bir duygu ve heyecanla anlamaya çalışmaktır.

Kur’an ayetleri, Allah’ın farklı bir boyuttaki ayetleri olan beyin nöronlarıyla buluşup, beyinden süzülerek kalbe inip, sevgi yumağına bezenerek tekrar beyne çıkmasıyla neticelenir, Kur’an ayetlerinin mucizesel özelliklerini keşfeden kalp, keşfettiren Rahman’dır.

Aslında organizmanın patronu kalptir. Her ne kadar yüz milyarlık nöronla yüz trilyonluk organizmaya hükmeden beyin olsa da, beynin ihtiyaçları konusunda hiçbir masraftan kaçmayan kalp, organizmanın gerçek patronudur.Kalbin gönderdiği kan ve oksijen olmasa beyin; elektriği kesilip karanlıklara terkedilmiş devasa bir şehirden ya da, power supplyi bozulmuş dünyanın en gelişmiş bilgisayarından farksızdır.Beynin ara sıra tekrarladığı nankörlük denemelerine kalp hiddetlenip, ikaz etmek suretiyle dur! der, nankör olma! Netice itibariyle organizmanın patronu kalp, beyin kalbin emrindeki bir ceo dur, bir düşünce hakkında beyin son noktayı koyarken bazen dengesizleşir, kalbin müdahalesi gerçekleşir, yine de son noktayı beyin koyar, ancak kalbin onaylaması durumunda olur, ortada olağanüstü bir ekip çalışması vardır…

SORGULAYAN MÜSLÜMAN MI? ARAŞTIRAN MÜSLÜMAN MI?

”Sorgulamak” , ”Sorgulanan” , ”Sorgulayan”

Toplumda genel olarak; Bilinçaltına yerleşen alışılmış toplumsal tanımlama ile, sorgulanan taraf suçlu ya da zanlı olarak, Sorgulayan taraf ise; Savcı, polis, jandarma ya da mafyanın ağır abileri olur. Sorgulayan tarafın konumu itibariyle, biraz meydan okumak suretiyle üst perdeden soru sormak, ifade almak gibi anlamlar, ruhsal bedenlerde kendiliğinden şekillenmiştir.

Özellikle son onbeş yılın ; Polat, Memati, Abdülhey karakter karelerini bilinçaltına kodlayan gençliği düşündüğümüzde, dinini sorgulayan kesimin de genelde gençliğin oluşturduğu bir kitle olduğunu gördüğümüzden, ”sorgulama”nın bilinçaltındaki etkisiyle, farkında olmayarak yanlış anlaşıldığı ortaya çıktığı görülüyor.

Çünkü gençliği; Dini sorgulamada sınır tanımayan uç noktalara kadar ulaşıp, Kur’an ayetlerini ölçüsüzce sorguladığını görüyoruz.

Buna en büyük sebep olarak; Türkiye’de, kendisini islamın temsilcisi zanneden bir ya da iki kişinin yönlendirmesidir. Bu zatlar aynı zamanda, arap dil bilimcilerin, arap dili ve edebiyatının sözlüklerinde bile yer almayan arapçayla, Kur’an’ı anlama ve anlatma yarışına girdiler.Gençler bu zatların fikirlerini hiç sorgulamıyor, taklitsel dini olduğu gibi kopyalayan çoğunluk kesime nasihat ederken alay edip, aklınızı kullanmıyorsunuz diyorlar ancak kendileri, tek bir kişiye bağlanıp kalıyorlar.Onların uçuk fikirlerini onaylayıp beyinlerinin büyük kısmını bu tefsirlerle dolduruyorlar.

Bazı genç, hatta çocuk yaşta sayılabilecek kardeşlerimizden takdir edilecek bir davranış biçimiyle dinini dosdoğru anlayıp yaşamak istediğini, bunun gereği olan Kur’an’ı anlayarak okumak istediğini, nasıl başlaması gerektiğini soran yazılar görüyoruz çok güzel, bu tür soruların altına, bazı abilerinin tavsiye niteliğinde yorum olarak, Kur’an meallerini kıyas/karşılaştırma yapmadan önce, Kur’an’ı dosdoğru anlayabilmek için daha önceden tespit edilmiş, kolay ve pratik yöntemleri anlatan, Kur’an üzerinde uzun çalışmalar yapmış, hayatının büyük bir kısmını Kur’an’la geçirmiş üstadların öğütleriyle başlayabileceğini, zamanla Allah’ın yardımıyla beraber, herşeyin kendiliğinden geleceğini öneren yorumların altına, itiraz eden,inatlaşma gayretine giren gençlerin yorumları görünce, mesela biri arkadaşına şunu tavsiye ediyor;” Kur’an’da kafana yatmayan bir ayet görürsen asla kabul etme, gerekirse dinden çık” Allah esirgesin, bazen ” “Deist olmak üzereyim, önerilerilerinizi, yardımlarınızı bekliyorum” konu başlığıyla yazılan yazılara üzülerek rastlıyoruz. Netice itibariyle sorgulamanın Kur’an’a değil bizzat kendilerine, hatta hepimizin bu şekilde davranıp kendimizi sorgulamamız gerektiği net bir şekilde ortaya çıkmış oluyor.

Başka bir Kur’an sorgulaması örneğinde, adeta Kur’an’a saldırırcasına;
Kur’an’da namaz emredilmiyor, namaza ”Kur’an’dan delil getirin” inanalım gibi, yada buna benzer farklı konularda Kur’an gruplarında tartışmalar başlatıp, başkalarını da bu tür konular doğrultusunda ikna etmeye çalışarak, taraftar toplama çabalarına kadar giden, bununla da kalmayıp, ”mezheb” mensuplarına ve mezheb mensubu olmayan Kur’an talebelerine bile, namaz kılanların şirk içinde olduklarını ifade eden, namazın Mekke müşriklerinden ithal edilen bir ibadet olduğunu söyleyen, birazda ”Işid” jargonunu andıran ifadeler kullanıp, sorgulama yaptıklarını görüyoruz. Buna mukabil farkında olmadan,kendi kendine yeni bir ”fırka/mezheb” de otomatik olarak oluşmuş oluyor , zaten bin yıllık mezhebler bile, özel bir gayretle bilinçli olarak oluşturulmayıp, kendiliğinden oluştuğunu tarihi kaynaklardan biliyoruz.

İnsanlar öncelikle kendini sorgulamalı, gece gündüz durmadan her anını, Kur’an üzerinde sorgulayarak geçirmeyi rutin bir hale getirmelidir.Kur’an ayetlerini hayatına taşımaya başladığında zaten hurafe/bidatlar kendi kendini tahliye etmeye başlayacaktır.

”Dini Sorgulamak” , ”Sorgulayan müslüman” tanımlaması belki de çoğunun kalbine basınç uyguluyor olabilir, ancak farkında bile değildir.Açığa çıkması için belki bir elektrik, bir kıvılcımı bekliyordur.

Bu konuya kıvılcım olmak suretiyle yazılmasına ilham olan ”berrak kalplere” teşekkür ederim…

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s