SÜNNET KUR’AN DIŞINDA DEĞİLDİR

Ne yazık ki SÜNNET Kur’an-ı Kerim’in dışında değildir.

Oniki asırlık akıl tutulması, Kur’an’ın şah damarı olan “Resul ile Nebi” kavramlarının hayati öneme sahip hikmetlerini, Kur’an’ın orijinal metninde yazdığı gibi ayrı ayrı değerlendirmeden tek anlam üzerinde toplamak suretiyle,türkçeye sonradan dahil edilen farsça PEYGAMBER kelimesiyle çevrilmesi, RESUL VE NEBİ kavramlarının birbirinden farklı olan mucizevi hikmetlerini ıskalayıp, Kur’an sınırları dışına çıkılmasına sebebiyet vermiştir.

Malesef Kur’an dışındaki SÜNNET Resul’ün sünneti değildir.

Müslümanların Kur’an-ı Kerim’den yüz çevirmek suretiyle içerisinde birçok karikatürimsi sözlerin de bulunduğu insanların kendi elleriyle yazdıkları beşeri kaynaklı rivayetlerin peşine takılıp, ”hadis rivayetlerindeki ihtilaflarla boğuşmaktan” Kur’an’ı Kerim’i unutup geri plana atmak suretiyle, ayetlerine tecvit nakışlayarak anlamadan okunan ve dahi ölülere okunan bir mezarlık kitabı haline gelmesine neden olan 1000 yılın akıl tutulması; bknz: Zuhruf/36-37, Furkan/30

İslam alemini Kur’an’dan saptırıp rivayetlere götüren yön levhası, Kur’an-ı Kerim’in ”Resul’e itaati” emreden emir kalıplarıdır. Nebi’ye atfedilen beşer kaynaklı yüzbinlerce rivayetin kulaktan kulağa intikal etmek suretiyle, yani ravi zinciriyle gelip, muhaddislerin (Buhari,Müslim,Tirmizi, v.s) de kendi fikir süzgecinden geçirip kaleme aldığı hadis dediğimiz rivayetleri dinin resmi kaynağı olduğuna delil olarak gösterilen Kur’an-ı Kerimde sıkca zikredilen ”Allah ve Resulüne itaat edin” emirleri ve bu doğrultuda farklı kalıplarda ”Resule itaati” emreden ayetleridir.

Alemlerin Rabbi Yüce Allah, kitabında itaat edilmesi gereken adresi gösterirken istisnasız bir şekilde ”Nebi” kelimesini kullanmayıp sürekli olarak ”Resul” kelimesini kullanmıştır.

Yine aynı paralelde Nebi’yi ikaz edip uyarırken istisnasız bir şekilde ”Resul” kelimesini kullanmayıp sürekli olarak ”Nebi” kelimesini kullanmıştır?

Nebi Muhammed’in (A.S) vahiy kaynaklı olmayan, yani Allah’ın buyruğu olmayan kendi sözleri Resul Muhammed’e değil Nebi Muhammed’e ait olan sözleridir. Dolayısıyla rivayetler, ”Resul Muhammed”e değil, ”Nebi Muhammed”e atfen yazılan sözlerdir. Zira Resul misyonuyla söylediği sözlerin tamamı vahiy kaynaklı olup sadece Kur’an’dan ibarettir.

Rabbimiz Yüce Allah, kitabında ”Resul ile Nebi” kavramlarını farklı hikmetler barındırması gereği ayrı ayrı kullanıp bazen kısa bir ayette dahi, kısa bir cümlede dahi bu iki kavramı ayrı ayrı belirtip ikisinin arasını ”vav” ile keserek kırmızı çizgilerle ayırmıştır. Arapçada ”vav” ile ayrılan kelimeler kesin olarak farklı anlamlar ifade etmektedir. ”ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyine” bknz: Ahzab/40

Ne yazık ki çoğu Kur’an meali ve tefsirlerinde sanki bu iki hayati kavram tek bir anlam ifade ediyormuş gibi meallendirilerek haşa Alemlerin Rabbi Yüce Allah kelime israfı yapmış gibi bir izlenim bırakıp, hayati öneme sahip bu iki kavramın üzerini örtercesine hem Resul hem de Nebi kelimelerini tek anlamda toplamak suretiyle Kur’an-ı Kerim’in “Resul ve Nebi” kavramlarını Allah’ın muradı doğrultusunda gerçek anlamlarıyla ayrı ayrı belirtmeden türkçeye sonradan dahil edilen farsça “peygamber” kelimesi bünyesinde tek anlama indirgemek suretiyle kullanılmıştır. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de önemli ölçüde çelişkilere yol açmaktadır.

Reklam