Aslında mesele, Allah’ın Resulü ve Nebilerin sonuncusu Muhammed’in parmağıyla işaret ettiği Kur’an’a bakılmayıp O’nun parmağına odaklanmak suretiyle parmağını kutsallaştırmaktan ibaretti.
Meselenin diğer bir ayağı da, Allah’ın Resulü Muhammed’in yepyeni bir din getirdiği algısıyla başlamıştı.
Oysa O, tahrif edilip bozulan Allah’ın tek dini İslamı, İslam dininin son uzantısı kitap olan Kur’an üzerinde güncelleyip onarmak üzere seçilmişti.
Oysa O, yirmiüç yıl boyunca Kur’an uğruna verdiği büyük mücadelede gösterdiği amansiz direniş, işittiği hakaretler, çektiği ruhsal ve bedensel çileler, ileride ölülere okunacak bir kitap için değildi.
Oysa Kur’an-ı Kerim, yaşayan ölüleri, canlı cenazeleri diriltmek suretiyle insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkarmak ”insanlığı adam etmek” için dizayn edilip, ”Dirilere Yaşam Klavuzu” olarak indirilmişti.