Buhari, Müslim,Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace,İbni Hacer, Ahmed bin Hanbel, Nesai gibi muhaddislerin toplayıp kaleme aldığı Nebimiz Muhammed as ait olduğu iddia edilen sözler, Nebimiz Muhammed as öldükten üç asır sonraya beş altı kuşak zincir silsilesi ile kulaktan kulağa taşınarak gelen, yani ravi zinciriyle gelen söylentilerdir. Muhaddisler, ravi zincirin son halkasındaki ravinin sözlerine güvenip bu eserleri kaleme almışlardır. Ravi zinciriyle ilgili örnek olarak Buhari ve İbni Mace’ye ait birer hadis derlemesini inceleyelim.
Ravi zinciri; Kulaktan kulağa intikal eden rivayetler
Buhârî, Muhammed b. Minhâl’den duymuş.
Muhammed b. Minhâl, Yezîd b. Zurey’den duymuş.
Yezîd b. Zurey, Ömer b. Muhammed el- Askalânî’den duymuş.
Muhammed el-Askalânî’ni babasından duymuş.
Babası dedesinden duymuş.
Dedesi, İbn Ömer’den duymuş.
İbn Ömer de, Nebimizden duymuş.
İbn Ömer’in rivâyetine göre o şöyle söylemiştir:
Resûlüllâh’ın yanında uğursuzluktan bahsettiler. Bunun üzerine Resûlüllâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Eğer bir şeyde uğursuzluk olsaydı, evde, kadında ve atta olurdu” (Buhârî, Nikâh, 17, hadis no: 5094)
Farklı ravilerle gelen, muhaddisi ”İbni Mace” olan aynı rivayetin tam tersi;
İbn Mâce, Hişâm b. Ammâr’dan duymuş
Hişâm b. Ammâr, İsmâil b. Ayyâş’tan duymuş
İsmâil b. Ayyâş, Süleyman b. Süleym el-Kelbî’den duymuş
Süleym el-Kelbî, Yahyâ b. Câbir’den duymuş
Yahyâ b. Câbir, Hâkim b. Muâviye’den duymuş
Hâkim b. Muâviye de, amcası Mihmer b. Muâviye’den duymuş
Mihmer b. Muâviye ise Resulüllah’tan duymuş:
Mihmer b. Muâviye’nin rivayetine göre;
Resûlüllâh’ın şöyle söylediğini duydum: “Uğursuzluk diye bir şey yoktur. Uğurluluk ise şu üç şeyde olabilir: Kadında, atta ve evde” (İbn Mâce, Nikâh, 55, hadis no: hadis no: 2071).
Rivayetleri derleyip yazan muhaddislerin dokuzuncu asırda yaşadıkları tarihi kayıtlardan bilinmektedir. Dokuzuncu asırdan günümüze kadar geçen oniki asırlık süreçte, mevcut hadislere yapılan ekleme ve çıkarmaları, hadislere yapılan tahrifatları da düşünecek olursak, durumun vehameti daha da artmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in, kendi dışındaki sözleri eleştirip, Kur’an dışı sözlerin birer zandan ibaret olduğunu söyleyip, o sözleri yerden yere vurması manen hayati öneme sahip olup, aşırı dozda düşündürücüdür.