
Kalpler Allah’tan başkasına yer kalmayıncaya kadar Allah ile doldurulup, Allah’tan başkasını Allah’tan ötürü sevmedikçe, Kur’an’ın anlamı üzerinde kafa yorup derin derin düşünmedikçe, tevhidsel bilince dayalı dosdoğru yol üzere yaşam inşaa etmenin imkanı yoktur! ”Allah Rasulünün örnek yaşantısı budur”.
Allah’ın sonsuz affına, rahmetine, merhametine inananlar, ondan başkasından yardım dileyip, şefaat bekler mi?
”Şefaat Ya Resulallah” der mi?
”Şefaat ya Resulallah” = Beni Allah’ın elinden kurtar ya Resulalllah demektir. Apaçık bir şirktir.
Demek ki, ya Allah doğru dürüst tanınmıyor, ya da Allah’a güvenilmiyor, samimiyetsizlik ve vehametin zirve yaptığı akıllara zarar çelişkiler silsilesi!!!
Yoksa onlar Allah’tan başkasını şefaatçiler mi ediniyorlar? De ki: “Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi?”(39.Sure/Saffat /43)
De ki: “Bütün şefaat Allah’ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz.”(39.Sure/Saffat /44)
Allah, tek olarak anıldığında, âhirete inanmayanların içlerini sıkıntı basar. Ama Allah’tan başkası anıldığı zaman hemen sevinir, mutluluk duyarlar.(39.Sure/Saffat /45)
Kur’an’ın “şefaat” konusuna kırk küsür ayette yer verip üzerinde çok durması, bu ayetleri okuyun, derin derin düşünüp anlayın, şefaati aklınızdan çıkarıp kafanızdan atın,
Şefaate ümitlenmeyin, beyninizi çalıştırın, akıllı olun , adam olun, çalışın, emek verin dolmuşa gelmeyin demektir.
De ki: “Ey Allah’ım! Ey göklerin ve yerin yoktan yaratıcısı! Ey gizli ve açık her şeyi bilen! Kullarının, arasında ayrılığa düştükleri konularda hüküm verecek sensin.” (39.Sure/Saffat /46)
YALDIZLI SÖZLER
Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi, onu da yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak.Âhirete inanmayanların kalpleri, yaldızlı söze kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam etsinler diye böyle yaparlar. 6.Sure/Enam/112.113.Ayetler
Müslümanları Kur’an’dan yüz çevirmeye iten sebeplerin başında ”yaldızlı sözler”, ”aldatıcı sözler” başrol oynamıştır.
İnsan nefsine kolay gelen, rahata teşvik eden, emeğin,alın terinin köküne kibrit suyu döken, sonradan uydurulmuş bol bol bonus dağıtaan ”yaldızlı sözlerden” oluşan sevap kazanma ve günah affettirme argümanlarıdır.
İnsanları Kur’an’dan uzaklaştıran sebeplerin binlercesinden bazı örnek ”yaldızlı sözler”
”Ne kadar salavat okuyan o kadar huri kazanır”
“Kıyamette insanların en evlâsı, bana çok salâvat okuyanlardır.”
“Her gün bana bin salâvat okuyan, cennetteki yerini görmeden ölmez.”
“Yanında ismim geçtiği zaman bana salât okumayan, cennetin yolunu şaşırmıştır.”
“Sabah ve akşam vakti bana onar def’a salâvat okuyana kıyâmet günü şefaatım yetişir.”
“İki müslüman karşılaşıp musafaha eder ve Peygambere salâvat getirirlerse, ayrılmadan önce evvelki ve sonraki günahları mağfiret olur.”
Kıyameti, ahireti, cennet ve cehennemi adeta oyun ve eğlence gibi gösteren bu tür ”yaldızlı sözlere” toplum büyük ilgi göstermektedir.Neden ? Kur’an’ı ölülere okunan bir kitap olduğunu zannedip, içeriğini mana ve ehemmiyetini bilmediği için hakikatin ne olduğunu da yanlış algılayıp, yaldızlı sözleri din zannetmektedir.
Alemlerin Rabbi Yüce Allah, Kur’an ayetlerinden yüz çevirip, yaldızlı sözlere inananlara ne diyor?
Kim Rahmân’ın ayetlerinden yüz çevirirse, ona bir şeytan salarız; o, onun yoldaşı olur.Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar. Ama onlar hâlâ kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.43.Sure/Zuhruf/36-37.Ayetler
Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size kitabı açık olarak indiren O’dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Kur’ân’ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma!Rabbinin sözü, doğruluk ve adâlet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir; bilendir. 6.Sure/Enam/114.115.Ayetler
“İnsan yalnız ‘iman ettik’ demekle, hiç imtihân edilmeden bırakacaklarını mı sandılar? Ant olsun ki biz, onlardan öncekileri imtihan ettik. Elbette Allah (imtihan ederek), doğru söyleyenleri de bilir, yalancıları da bilir.” 29.Sure/Ankebut/2.3.Ayetler
Muhakkak ki din gününde, Kur’an’dan sorumlu tutulup, ondan hesaba çekileceksiniz.43.Sure/Zuhruf/44.Ayet
Sen ancak Kur’ân’a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah’tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele. 36/11( Yasin)
Sosyal medyada, dini grup sayfalarının ezici çoğunluğunu oluşturan paylaşımların içeriğinde, Kur’an’ın anlamından bihaber, hurafe bataklığına iyice saplanan müslümanların gaflet uykusu, digital ortama da yansıdığı bariz bir şekilde görülmektedir.
Genelinin tamamına yakını; “Bu duaya kaç kişi amin diyecek” diye başlayan, herşeyi Allah’tan bekleyen isteklerin metinlere döküldüğü, örneğin; ” Ya rabbi bizlere her dakika iman nasip eyle”, ”Son nefeste imanla gitmeyi nasip et” gibi bazıları rengarenk gif formatında oluşturulduğu capslerin paylaşılıp coğunluğun rağbet ettiği “farklı farklı sayılarda arapça olarak şu duayı okursanız cennete girersiniz”
” Zengin olmak için dua, bir sene boyunca hasta olmamak için dua, arabaya binerken okunan dua, kandil geceleri duaları ” örnekleri gibi yüzlerce uydurma,” Allah rasulünü referans göstermek suretiyle onun adına uydurulan,
Yalan olduğu net bir şekilde belli olan, Allah rasulüne iftira dolu sözler, altına yüzlerce beğeni, bir o kadar paylaşım, Kur’an yok, ayet yok, aklı geri plana atan, düşünmeye önem vermeyen, her gördüğüne amin diyen, hurafelerle dolu inanışların paylaşılıp coğunluğun rağbet ettiği,
Emek vermeden, yan gelip yatarak kurtulunacağına inanılan cehennem, ve kazanılacağına inanılan bir cennet üzerinde yoğunlaşan, akıllara zarar geleneksel din inancının dosdoğru yol zannedilmesi aklıma, Alemlerin Rabbi Yüce Allah’ın kitabında, 43. Surenin (Zuhruf) 36. ve 37. Ayetlerini getirdi.
Kim Rahmân’ın ayetlerinden yüz çevirirse, ona bir şeytan salarız; o, onun yoldaşı olur.Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar. Ama onlar hâlâ kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.(43./36-37) Zuhruf
Kur’anda yüce Allah’ın sıkca zikrettiği konuların başında geçen, hatta dinin anlam zemini olan insanın denenip imtihan edilmesi, bu dünyanın bir imtihan yeri olduğu, hakikatte ahiret için yaratılan insanın ilk yaşamının dünyadan start alıp başlaması inancı, her müslümanın iman profilini oluşturan ana omurgasıdır.
”Andolsun, biz sizi bir parça korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele”.( Bakara/155)
Buna rağmen Bakara suresi 155. Ayeti Allah’a geri iade eder gibi olumsuz bir dua virdi oluşturmak suretiyle, gerek toplumsal sahalarda, gerek bazı sosyal medya dini grup sayfalarında, “Ya Rabbi, bizi fakirlikle, sıkıntılarla, hastalıklarla, canlarımızla, mallarımızla imtihan etme” dualarının sıkca tekrarlanıp ,
Bu dua metinleriyle capsler hazırlanıp paylaşımların yapıldığı, bu paylaşımların altına yüzlerce “Amin”lerin alt alta ip gibi dizilmeleri, “Ya Rabbi beni bu dünyaya imtihan etmeye gönderdin, ancak ben imtihan olmak istemiyorum, fakat cennetine de talibim” demekle aynı anlama gelen, müslümanlık bilincine, kulluk misyonuna yakışmayan, Kur’ansız yaşanılan doğru bilinen yanlışlardan oluşan dinin vermiş olduğu çürümüşlüğümüzün bir örneğidir.
Her zaman imtihan halinde olduğumuzu, her türlü imtihana hazır olmamız gerektiğini, gelebilecek sıkıntılara sabretmekten başka bir çaremiz olmadığının bilinciyle, yüce Rabbimizden yardım ve sabır talep eden samimi dualarla dilekte bulunmamız gerektiğini şiar edinmemiz gerekmektedir.
”Sabrettiğiniz için selâm size. Ahiret yurdunun ödülü ne güzeldir!” derler”. (Rad/23)
Merhametlilerin en merhametlisi yüce Rabbimiz, hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemeyeceğini, Bakara suresi 286. ayetinde taahhüt etmektedir.
Ya Rabbi, imtihanımızda bize yardım etmeni, sabrımızı artırmanı senden istirham ederiz , sen bize taşıyamayacağımız yükü vermeyeceğini Bakara/ 286. ayette bildiriyorsun ,sen merhametlilerin en merhametlisisin…
Alemlerin Rabbi; her biri yüz milyarlarca yıldıza sahip, yüz milyarlarca galaksiyi milimetrik hesaplarla uzaya dizip, kusursuzca işleyen yörüngelere sabitleyip döndürmek suretiyle, en küçük gezegeninden en büyük yıldızına kadar bir daha aynı noktaya gelmemek üzere yer değiştirtip topluca genişletttiğine inanıp,
Kosmosun mikrosundan hücrenin en alt birimine, kosmosun makrosuna kadar, en uzak galaksi kümesine kadar, kişi başına düşen ortalama bir milyon karınca sayısı örneği gibi ve sayısı bilinmeyen örneklerin oluşturduğu kainat olaylarını sürekli güncelleyip canlı tuttuğuna inanıp,
Rabbin bilinen en önemli projesine, çok sevdiği eserine üst düzey düşünme kapasitesinin vermiş olduğu iradenin, iyi yönde ya da kötü yönde kullanma tercihini, yaşam tarzını, kural ve kaidelerini belirleyen, yaşam klavuzunu koruyamayacağını, insanların ona müdahale edip bozabileceğini düşünüp, hiç bir şeyin zor gelmediği Alemlerin Rabbi’ne acziyet yüklemekle,
Bir damla sudan oluşan insan, uzayda kapladığı yerin çapıyla, kısıtlı beyin yapısıyla kendine ne kadar da çok güveniyor.
Allah’ın emanet olarak verdiği beyinle, Allah’ın farklı türdeki ayetleri olan beyin nöronlarıyla Kur’an ayetlerinden şüphe etmek, üstelik zamanın hızlı aktığı ve son nefesin ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen kısıtlı bir alemde, akıllara zarar silsileler zincirini beyninin etrafına örüp kendisiyle dalga geçtiğinin bir kanıtıdır.
“Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten habersizdik” demeyesiniz, yahut “Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk” demeyesiniz diye bu kitabı indirdik. İşte size de Rabbinizden açık bir delil, kılavuz ve rahmet geldi. Allah’ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zâlim kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden dolayı azabın en kötüsüyle cezalandıracağız! (6/ 156-157)
İnsan; yeryüzü ve uzayın tek sahibi, kainatın efendisi Allah’ı, Kur’an’ın tanımladığı kadar öğrenip, aklının sınırları kadar kavrayıp, kalbinin berraklığı kadar tanıyabilir.
O’nu hakkıyla anmak, O’na hakkıyla hamd etmek, O’nu hakkıyla övüp yüceltmek, O’nun karşısındaki acziyeti hakkıyla idrak edip ifade etmek, O’ndan gelen sıkıntılara hakkıyla sabredip şükretmek , O’nu tüm noksan sıfatlardan tenzih edip, O’na olması gereken korku, sevgi, aşkı, muhabbeti hakkıyla yaşayabilmenin derin tefekkürünü hakkıyla yerine getirebilmek mümkün değildir.
İnsanoğlu ve yaratılmışların tümü, O’nun sonsuz şefkatine, sonsuz merhametine, sonsuz kudretine, korumasına, tasarrufuna muhtaçtır.O’nun nimetleri saymakla bitmez.O’nun sonsuz ilmine duyulan hayranlığı hakkı olan seviyeye çıkarmak mümkün olmayıp, o sonsuz ilim hiçbir şekilde tasavvur edilemez.
O’nun sonsuz ilmine olan mesafe; “Dünyada gelmiş geçmiş ne kadar kitap varsa, tüm kitapların içine doldurulduğu devasa bir kütüphaneye bırakılan, yeni emeklemeye başlamış küçük bir çocuğun etrafındaki kitaplara şaşkın şaşkın bakması gibidir” demek bile çok basit olup, sembolik bir tanımlama, pragmatik bir mecazlamadan öteye gidemeyen, son derece yetersiz ve zayıf ifadelerdir…
Yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem olsa, yedi denizle desteklenen bir deniz de mürekkep olsa, yine de Allah’ın sözleri yazmakla bitmezdi. Doğrusu Allah, güçlüdür; hikmet sahibidir. 31/27
Kur’an ayetleriyle haşır neşir olup, Kur’an ayetleriyle öğüt dolu İlahi deliller getirip, kardeşlerini Kur’an’a çağıranlara selam olsun
Allah’ın bilinen en önemli eserine, kalpleri yerinden fırlatıp, gözlerin faltaşı gibi açılmasına sebep olacak, doğru bilinen her türlü yanlış algıyı yok edip engelleyecek yüksek voltajlı bir talimat,
Kalplerin bulanıklığını kaldırıp şeffaflaştıracak, kararan gönülleri berraklaştıracak,bütün hücreleriyle, maddesel ve ruhsal tüm bedeniyle yalvarıp,
Rabbim ben hakikata talibim, tüm kalbimi senin sevginle doldurmak istiyorum, senden gayri olanları senden ötürü sevmek istiyorum, beni dosdoğru yola götüren sebepleri bana yaratmanı senden istirham ediyorum dedirtecek, bir mesajdır.
Muhakkak ki din gününde, Kur’an’dan sorumlu tutulup, ondan hesaba çekileceksiniz (43/44)
Zamanın çok hızlı aktığı adına dünya denilen imtihan aleminden, ahiret için yaratılan insan için, her duyduğuna inanan, her seslenene kulak verip araştırmadan, her bildiğini doğru kabul edip kesin olarak inanmak suretiyle,
Yeryüzü ve uzayın mucizelerini idrak edemeden, başta Kur’an olmak üzere, kainat ayetlerini, organizmadaki mucizelerden yola çıkarak insanın bizzat kendisinin de bir ayetler topluluğu olduğunu kavrayamadan, düşünüp kafa yorup emek vermeden,
Sonradan uydurma hurafe/bidat din anlayaşına göre yaşayıp, yüce yaratıcının mesajlarına muhatap olamadan, O’nu layıkıyla tanıyıp, O’na olan hayranlığı, sevgiyi, korkuyu var olma şükrünü hakkıyla ifade edemeden, adeta bir ot gibi yaşayıp ölüp gitmek ne kadar ucuz, ne kadar basit ve kalitesiz bir ölümdür…
Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.(10/100)