O’NU TANIMAK

allahİnsan, Alemlerin Rabbi Yüce Allah’ı Kur’an’ın tanımladığı kadar öğrenip, aklının sınırları kadar kavrayıp kalbinin berraklığı kadar tanıyabilir. O’nu hakkıyla anmak, O’na hakkıyla hamd edip O’nu hakkıyla övüp yüceltmek, O’nun karşısındaki acziyeti hakkıyla idrak edip ifade etmek, O’ndan gelen sıkıntılara hakkıyla sabredip şükretmek , O’nu tüm noksan sıfatlardan tenzih edip O’na olması gereken korku ve sevgiyi, aşkı ve muhabbeti hakkıyla idrak ve icraa etmek mümkün değildir.

Allah’ın bilinen en büyük tasarımı olan ve yeryüzüne halife olarak yaratılan insanoğlu, ve diğer yaratılmışların tümü O’nun sonsuz şefkat ve merhametine, sonsuz kudret ve koruma tasarrufuna muhtaçtır. O’nun nimetleri saymakla bitirilemeyeceği gibi, O’nun sonsuz ilmine duyulan hayranlık ve acziyeti hakkı olan seviyeye çıkarmanın mümkünatı da olmayıp hiçbir şekilde de tasavvur edilemez.

O’nun sonsuz ilmine olan mesafe; “Dünyanın tüm kitaplarının içine doldurulduğu devasa bir kütüphaneye bırakılan yeni emeklemeye başlamış küçük bir bebeğin etrafındaki devasa kitap dağlarına şaşkın şaşkın bakması gibidir”. Bu kıyaslama bile acziyet üzerine kurulu sembolik bir tanımlama olup son derece yetersiz ve ucuz bir benzetmedir. İnsanın Allah’ı tanıması; insanın en derin tefekkürle kendi özbenliğini tanıması kadardır…!

“Onlar, Allah’ı gereği gibi tanıyamadılar. Allah güçlüdür, Aziz’dir (kimse, hükmüne karşı koyamaz).” (Hacc: 74)

Yorum bırakın