İslam alemi ilk üç asır hariç, bu döneme ”İslamın altın çağı” diyoruz, buna Fatih ve Kanuni dönemlerini de dahil edersek son onbir asırda, İslamın altın çağında bilim dünyasına yön veren müslüman bilimadalarının dünyada ses getiren buluşlarının ardından ortaya çıkarılan rivayetler, yavaş yavaş Kur’an’ın terkedilmesine zemin hazırlamıştır.
 
Zamanın çok hızlı aktığı ve yaşamın çok kısa olduğu dünya imtihanında ebedi yaşamın ebedi ahiret saadetini ilgilendiren dini hükümleri birkaç kişinin kaleme aldığı rivayetlerle, hadis eksenli ictihatlarla şekillendirip Kur’an’dan uzaklaşıp fırkalara ayrılmak suretiyle birbiriyle son derece çelişen ictihatlardan oluşan fikirleri, büyük çoğunluğu gereksiz teferruatların, ucu bucağı olmayan ciltler dolusu kaynakların oluşmasına sebep olarak dinin değişmez kuralları olarak kabul edilip, bunların gereksiz tartışmalarıyla geçirilen boş vakitler islam dünyasında düşünmeyen, üretmeyen bir insan profilini doğurmuştur.
 
Bu şablon fikirleri asırlarca kopyalayıp aktarmak suretiyle kendini güncelleyememiş, gelişememiş, bilim ve teknoloji üretememiş, batıya muhtaç kalmış iki milyara yakın müslüman ,dinin tek kaynağı Kur’an’ı anlamadan okuyup mezarlıklara terketmek suretiyle ölülere okunan bir kitap konumuna getirmiştir.
 
Malesef 15 asırlık islam alemini Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktan alıkoyan sebep, hadis rivayetlerindeki ihtilaflarla boğuşurken Kur’an’ı arka plana atmak suretiyle Kuran’ı unutup Kur’andan uzaklaşmasıdır.Sonuç olarak ortaya, anlaşılmadan okunduğu için Kur’an’dan referans almayan, hurafe bataklığına dönen uydurma bir din çıkmıştır.
 
Kur’ansız müslümanlığın vermiş olduğu dalaletİn pratiğini, dünya gündeminden düşmeyen alem-i islamın bugünkü vahim durumu net olarak ispatlamaktadır.
 
CEZALANDIRILDIK ! ! !

Yorum bırakın