FETIH SURESI

FETIH SURESI

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1. Biz sana apaçık zaferin kapılarını açtık.

2. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek bütün hatalarını bağışlayacak, bütün nimetlerini sana verecek ve seni dosdoğru bir yola sevk edecektir.

3. Allah sana, şanlı bir zaferle yardımda bulunacaktır.

4. İmanlarını kat kat arttırmaları için inananların kalplerine huzur ve güven veren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah her şeyi bilir; her işinde hikmet vardır.

5. Bu, inanmış erkekleri ve inanmış kadınları, içinde süreli olarak kalacakları, içinde ırmaklar akan cennetlere sokması ve onların kötülüklerini gizlemesi içindir. İşte bu, Allah katında çok büyük bir kurtuluştur.

6. Yine bu, Allah hakkında yanlış düşünceler besleyen münafık erkek ve münafık kadınları, müşrik erkek ve müşrik kadınları cezalandırması içindir. Müslümanlar için bekledikleri kötülük çemberi, başlarına gelsin! Allah onlara gazap etmiş, lanetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!

7. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, kudret ve hikmet sahibidir.

8. Biz seni şâhit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

9. Allah’a ve peygamberine inanasınız, O’nu destekleyesiniz, O’na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O’nu tesbih edesiniz/anasınız/namaz kılasınız diye.

10. Sana bağlılıklarını bildirenler aslında Allah’a bağlılıklarını bildirmektedirler. Allah’ın kudreti, onların kudretleri üzerindedir. O halde, kim ahdini bozarsa kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği sözü yerine getirirse, Allah ona büyük bir ödül verecektir.

11. Bedevîlerden savaştan geri kalanlar sana, “Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Bizim için af dile” diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah size bir zarar vermeyi dilerse, yahut bir fayda murat ederse, onun sizin için dilediğine kim engel olabilir? Doğrusu şu ki, Allah sizin yaptıklarınızdan haberdardır.”

12. “Doğrusu siz, Peygamberin ve inananların, ailelerine bir daha asla dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu durum gönüllerinize hoş gösterildi, kötü duygulara kapıldınız. Siz, helâki hak etmiş bir toplum oldunuz.”

13. Kim Allah’a ve Peygamberine inanmazsa bilsin ki biz, inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.

14. Göklerin ve yerin mülkiyeti Allah’a aittir. O, dilediğini affeder, dilediğini cezalandırır. Allah affedicidir; merhamet sahibidir.

15. Savaştan geri kalanlar, ganimetleri almak için gittiğinizde, “Bırakınız, biz de sizinle beraber gelelim” diyeceklerdir. Onlar Allah’ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: “Siz asla bizimle beraber gelmeyeceksiniz. Allah sizin için önceden böyle buyurdu.” Onlar, “Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz” diyecekler. Aslında onlar, kafaları pek az çalışan kimselerdir.

16. Bedevîlerden savaştan geri kalanlara de ki: “Yakında çok güçlü bir topluma karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Ya onlarla savaşacaksınız ya da onlar teslim olacaklar. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir ödül verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız, sizi acıklı bir azaba uğratır.”

17. Gözleri görmeyene, sakat olana veya hasta olana, savaşa katılmamakta bir vebal yoktur. Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, Allah onu içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Kim de yüz çevirirse, onu da acıklı bir ceza ile cezalandıracaktır.

18. O ağacın altında sana bağlılıklarını bildiren müminlerden Allah razı olmuştur. Çünkü onların kalplerinden geçeni biliyordu; böylece Allah onlara bir iç huzuru verdi. Yakında onları bir fetihle ödüllendirecektir.

19. Elde edecekleri birçok ganimetle de ödüllendirecektir. Allah üstündür; hikmet sahibidir.

20. Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vaad etmiştir. Bir kısmını sizin için çabuklaştırmıştır. İnsanların ellerini de üzerinizden çekmiştir. Bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi doğru yola iletsin diyedir.

21. Henüz elde edemediğiniz başka ganimetler de vardır ki, onlar Allah’ın bilgi ve kudreti dahilindedir. Allah’ın gücü her şeye yeter.

22. Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.

23. Allah’ın öteden beri süre gelen yasası budur. Allah’ın yasasında asla bir değişiklik bulamazsın.

24. Sizi onlara muzaffer kıldıktan sonra Mekke vadisinde onların ellerini sizin üzerinizden, sizin ellerinizi de onlardan çeken O’dur. Allah yapmış olduğunuz her şeyi görmektedir.

25. İnkâr edenler, sizi Mescid-i Harâm’dan alıkoyanlar, kurbanların yerlerine ulaşmasına engel olanlardır. Eğer Mekke’de bulunan inanmış erkekler ve kadınlardan tanımadıklarınızı öldürüp bu yüzden bilmeden günaha girmeniz söz konusu olmasaydı, Allah savaşı önlemeyecekti. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer inananlarla kâfirler iç içe olmasalardı, inkâr edenleri acıklı bir azap ile cezalandırırdık.

26. O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, Câhiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da, Peygamberine ve müminlere huzuru ve güvenini indirmişti; onlara takvâ sözünü aşılamıştı. Zaten onlar buna lâyık kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.

27. Andolsun ki Allah, Peygamberine rüyayı doğru çıkardı. Allah dilerse, Mescid-i Harâm’a güven içerisinde, başlarınızı tıraş ederek ve saçlarınızı kısaltmış olarak korkusuzca gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Bu rüyadan sonra size yakın bir fetih nasip edecektir.

28. Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Şâhit olarak Allah yeter.

29. Muhammed, Allah’ın peygamberidir. Onunla beraber olanlar kâfirlere karşı kararlı ve tavizsiz, kendi aralarında ise son derece merhametlidirler. Onları rukû ve secde ederken görürsün. Allah’ın lütfunu ve rızasını kazanmayı arzularlar. Onların nişanları, yüzlerindeki secde izidir. Bu onların Tevrat’taki özellikleridir. İncil’deki özellikleri de şudur: Filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerinde dimdik duran bir ekine benzerler. Bu ekincilerin hoşuna gider. Allah bunlarla, kâfirleri öfkelendirecektir. Allah, inanıp yararlı işler yapanlara af ve büyük bir ödül vaad etmiştir.