Toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul görmüş geleneneksel mezhep öğretilerinin tartışmasız takipçileri ve Kur’an-ı Kerim’in başka kaynaklara muhtaç olduğunu düşünen kesim tarafından sık sık dile getirilip denilmektedir ki;

Kuran yeter diyebilmek için arapça dilini ana dilinden öte bilmek gerekir, gramer bilgisi üst düzey olmalıdır. Kuranı anlayarak okumaya çalışmak ancak arapçaya hakim olmakla mümkün olabilir. Arapça sıradan bir dile benzemez bir kelimenin anlamı kati sürede aynı olan bir dil değildir, farklı anlamlara delalet edebilir, farklı kavramlar içerebilir. Senin benim onun bunun okuduğu türkçe mealli Kuran’lar çeviricinin anlayışına göre yaptığı tercümeden ibarettir. Atıyorum Elmalılı’nın çevirdiği Kuran’ı okuyorsan Elmalının anlayışına göre anlayabilirsin denilmektedir. Ancak;

Arapça dersini, özellikle Kur’an için lazım olacak ”sarf arapça” dersini ”El Ezher” gibi kaliteli bir üniversitede aldığımızı varsayalım. Türkiye’de diyanet onaylı yaklaşık 300 adet Kur’an meali olduğu söylenmekte. Biz de Kur’an-ı Kerim’i bu meal sahiplerinden bir tanesi kadar anlayabiliriz demektir. Yani Elmalı’lı örneği gibi biz de kendi mealimiz kadar öğrenebiliriz demektir.

Kaldı ki El Ezher mezunu dahi olsak, İleri derecede arapça ilmine sahip bir alim dahi olsak, Kur’an-ı Kerim’in hayati öneme sahip bazı kavramlarını direkt Kur’an’dan değil de geleneksel mezhep ilimlerinden öğrenmişsek, ki büyük çoğunluğu öyledir, tercüme ettiği Kur’an meali ve tefsirinde önemli ölçüde çelişkiler ve hatalar meydana getirdiğini görmekteyiz. Bunun en önemli örneği Kur’an’ın ”şah damarı” olan “Resul ile Nebi” kavramlarıdır ki sıklıkla rastlanmakta olup,

Ne yazık ki çoğu Kur’an meali ve tefsirlerinde sanki bu iki hayati kavram tek bir anlam ifade ediyormuş gibi meallendirilerek haşa Alemlerin Rabbi Yüce Allah kelime israfı yapmış gibi bir izlenim bırakıp, Kur’an-ı Kerim’in orijinal metninde yazdığı gibi ayrı ayrı değerlendirmeden tek anlam üzerinde toplamak suretiyle, türkçeye sonradan dahil edilen farsça PEYGAMBER kelimesiyle çevrilmesi, RESUL VE NEBİ kavramlarının birbirinden farklı olan mucizevi hikmetlerini ıskalayıp, din kaynağı konusunda dinin tek kaynağı Kur’an’dan saparak Kur’an sınırları dışına çıkılmasına sebebiyet verip, rivayetlerden din öğrenilmeye kadar gitmiştir.

Dolayısıyla yüzeysel olarak rasgele meal okumak Kur’an’ı doğru anlamada zaten yeterli olmaz. Kuran okumak, tek bir meal okumayla, meali yüzeysel okumayla olmaz. Kur’an ayetleri farklı meallerle karşılaştırmalı olarak derin derin tefekkür etmek suretiyle adeta yudum yudum içilmelidir….

Yorum bırakın